Nezahat Çakır

Bu gün televizyonun başından kalkmak bilmeden izlerken pür dikkat kesildiğimiz  üstelik bu izleme olayını abartıp haftanın her bir gününde bizi ayrı ayrı entrikalara batırıp çıkaran Türk televizyonunun olmazsa olmaz dizi yayınlarının bir tanesini konu alalım derim ben. Başlamadan önce televizyon ve yayınlarının hayatımıza dahil oluşunu bir irdelemek istiyorum izninizle. Türkiye’de televizyon ; Türkiye’de ilk deneme yayını 1952 yılında başlamasına rağmen, 1974 yılında televizyon yayınları Türkiye’de yüzölçümün ancak %28’ine, nüfusun ise %55’ine ulaşabiliyordu. 70'li yılların ikinci yarısında artış gösterip, 1984 yılında ilk renkli televizyon yayının yapılmaya başlamasıyla ve özellikle 1990’lı yıllarda özel kanalların kurulmasıyla birlikte hızlanarak, televizyonu Türkiye’deki ailelerin günlük yaşamlarında vazgeçilmezler arasında yer alması sağlanmış oldu. 2013 yılının sonuna gelindiğinde uydudan yayın yapan 293, kablodan yayın yapan 139 ve karasaldan yayın yapan 2192 kanal ile T...

Konumuz pazarlama iletişimi olsun bugün. Yani reklamlar. Küresel dünyanın tüketici toplumları oluşturma çabası içerisinde ürün çeşitliliği, ürünü talep ettirme çalışmaları. Moda, yeni trend, yeni sezon, fındıklısı, fıstıklısı, onda var bende de olsunlusu daha sayılabilecek gözümüze sokma çabaları ve olmazsa olmazımız dizi-film arası bizi verem eden bitse artık dediğimiz reklamlar... Ama bazen de bu reklamı bizim toplumumuzdan çıkmış hangi cengaver yaptı? diye merak ettiğimiz reklam filmleri. Ben bile şu an bu paragraftan sonra bir reklam arası verilsin istedim. Reklam demişken Teknosa'nın ''Son Teknoloji Anneler'' reklamını hangi yiğit yaptı sorulu blog yazıma  reklamı izleyerek devam etmenizi istiyorum.  Annelerin çocuklarına karşı ilgi ve alakalarını, evlat söz konusu olunca gözünden hiç bir şey kaçırmayan anneleri vurgulayan reklamda Teknosa annelerimizi son teknoloji ile birebir tutarak firmasının adını ve reklamını ilginç bir şekilde vurgulamış. Teknoloji...

 Medya kelime anlamıyla yığınlarla haberleşme,, kitle iletişim demektir. Tabii bu şuan tam tamlarla haberleşmek kadar eğlenceli değil ya da ne bileyim, eve geliyorum ekmek var mı diye sormak için ateş yakmam gerekmiyor. Güvercin beslemek isterdim ama bundan eminim. E malum ulak maaşını öğrenci halimle karşılamam pek mümkün değil. Bir de haberleşmemi sağlayan insana ulak demek zorunda mıyım? Gazetelerin haftada bir çıkarıldığı, ülkemin doğusuna iki gün geç gittiği günlerden haftanın her günü çıkarıldığı günleri de gördü yurdum insanı. Telgraf var mesela işleri biraz daha kolaylaştırmış. Telgrafın tellerine türküsü de ayrı güzeldir ama bunun konumuzla bi alakası yok. Sonra telefonun çevirmelisinden akıllı olanına kadar her türlüsünün çıkması, üstüne bilgisayarlar tabletler. Tablet derken, taş tabletten bahsetmiyorum, böyle dokunmalı ellemeli falan. Ha birde internet tabi, mesela ben evimde koltuğumdan kıçımı kaldırmadan Amerika'daki arkadaşımla konuşabilirim. Tabii Amerika'd...