Medya Hayatımın Neresinde?



 Medya kelime anlamıyla yığınlarla haberleşme,, kitle iletişim demektir. Tabii bu şuan tam tamlarla haberleşmek kadar eğlenceli değil ya da ne bileyim, eve geliyorum ekmek var mı diye sormak için ateş yakmam gerekmiyor. Güvercin beslemek isterdim ama bundan eminim. E malum ulak maaşını öğrenci halimle karşılamam pek mümkün değil. Bir de haberleşmemi sağlayan insana ulak demek zorunda mıyım? Gazetelerin haftada bir çıkarıldığı, ülkemin doğusuna iki gün geç gittiği günlerden haftanın her günü çıkarıldığı günleri de gördü yurdum insanı. Telgraf var mesela işleri biraz daha kolaylaştırmış. Telgrafın tellerine türküsü de ayrı güzeldir ama bunun konumuzla bi alakası yok. Sonra telefonun çevirmelisinden akıllı olanına kadar her türlüsünün çıkması, üstüne bilgisayarlar tabletler. Tablet derken, taş tabletten bahsetmiyorum, böyle dokunmalı ellemeli falan. Ha birde internet tabi, mesela ben evimde koltuğumdan kıçımı kaldırmadan Amerika'daki arkadaşımla konuşabilirim. Tabii Amerika'da bi arkadaşım olsaydı. Bütün bunları niye anlatıyorum çünkü medya benim hayatımın neresinde konusuna gelirken, medya benim hayatıma gelmeden önce nerelerden geçmiş bilelim diye.
 Medya ile aramda samimi bir ilişki var diyemem. Kopuk değilim tabi ki ama önüme koyduğu şeylerden de pek memnun değilim. Ülkemde yaşanan kadın cinayetleri, çocuk istismarı, rant kavgaları, yolsuzluk davaları, üçüncü sayfa haberleri, ülkemin kaderi haline getirdikleri şehit haberleri, bi de pedofiliyi çocuk gelin diyerek yumuşatmaya çalışanlar var tabi. "Bir mesajın iletkenlik kazanması içerdiği terör potansiyeliyle doğru orantılıdır." demiş Baudrillard. Bir iletişim öğrencisi olarak medyanın ne düşüneceğimize değil ne hakkında düşüneceğimize yön verdiği bilgisine de sahibim doğal olarak aklımdan şu soru geçiyor, buraya bakmamı isterlerken orada neler yapıyorlar. Her şeyin manipülasyon olabileceğini düşünecek kadar da şüpheci bir insanım, dolayısıyla okuduğum her şeye üzülüyorum ama bunun kimin işine geldiği için önüme serildiğini de düşünmeden duramıyorum. Medya hayatımın neresinde mi? Burnumun dibinde. Bazen kan gölü halinde ceset kokuyor. Bazen bariz yalan olduğu ortada olsa da inanmak istediğim bir umut, şu "kansere çare bulundu" manşetini okuyan kanser hastaları gibi. Bazen çaresizlik %1500 artan kadın cinayetleri sen bilmiyorsun, o bilmiyor, kimse bilmiyor. Kimse önemsemiyor.  Medya kafamda çakılı bi çivi gibi kırk tilki çevresinde dans ediyor. 

Yorumlar